Dildeki Tutukluk İçin Okunacak Ayetler ve Hz. Musa (a.s)
Mûsâ (a.s.) Allah(c.c)’den öncelikle risâlet yükünü kaldırabilmek, onun ağırlıklarına ve insanların zulumlerine sabredebilmek için göğsünü genişletmesini, yüreğini cesâret ve emniyet duygusuyşa doldurmasını ve işini kolay kılmasını ister. Çünkü hangi iş olursa olsun, o işte başarılı olmanın ilk şartı göğüs genişliğidir. Kişi, Allah’ın izniyle kendinde o işi başarabilecek cesâret ve güveni kendinde hissetmelidir. Bu inanç, Yüce Allah’ın peygamberlere ve salih kullarına bahşettiği en büyük özelliklerdendir. Dikkat çeken hadise şudur ki, burada Hz. Mûsâ, Cenâb-ı Hak’tan göğsünü genişletmesini isterken, Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e katından bir lutuf olarak, onun yalvarmasına ihtiyaç bırakmaksızın: “Rasûlüm! Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” buyurur. (İnşirah 94/1)
İkinci olarak Mûsâ (a.s.) rahat, akıcı, etkili ve ikna edici konuşabilmesi ve söylediklerini insanların rahatlıkla anlayabilmesi için dilindeki düğümü de Allah (c.c)’den çözmesini ister. Çünkü tebliğin başarısız için bu hususlar çok önem arz etmektedir.
Mûsâ (a.s.)’ın dilindeki düğüm konusunda iki farklı açıklama mevcuttur:
* Bu, Cenâb-ı Hakk’ın onun dilinde yaratmış olduğu ve rahat konuşmasına engel olan bir düğümdü.
*Rivayet göre Hz. Mûsâ, sarayında ihtimamla büyütülen bir çocukken Firavun’un kendisini kucağına aldığı sırada ona bir tokat vurdu, arkasından sakalını tutup yolmaya başladı. Firavun, hanımı Âsiye’ye: “Bu benim düşmanımdır” deyip onun öldürülmesini emretti. Asiye ise: “Sakin ol, o daha küçük bir çocuktur. Eşyayı birbirinden ayırt edemiyor” dedi. Sonra bunu ispat için iki leğen getirtti. Bunlardan birisine kor ateş, diğerine mücevher koydurdu. Cibrîl, Mûsâ’nın elini tutarak ateşe uzattırdı. O da ateşi kaldırıp dilinin üzerine koydu. İşte dilindeki düğüm bundan oluşmuştu. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVI, 199-200)